Bir Psikologla Derin Muhabbet

Başımıza gelen bir durum sebebiyle işin bilimini okumuş, kendini geliştirmiş bir psikolog ile tanışmış olduk. Full gözlem yapıp, sonra insanları bir şekilde ilgili konuya çekerek, insanlara çeşitli sorunlarını söylüyor, bunlara çözümler öneriyordu. Sessiz biri olduğumdan, hiçbir muhabbete katılmamamdan dolayı bana bulaşamadı ama eşime bulaşmış oldu. Kendi kocasından örnekler veriyor, bizimki de gaza gelip benden bahsediyordu. Hatta bir ara kocasıyla birbirimize bakıp, bunlar ne yapıyorlar diye işaretleştik. 

Neyse bu psikolog, ortamda bulunan birçok insanla muhabbet etti, konuştu, sorular sordu. Bütün muhabbetlerin içinde kendisi mevcuttu. Bana birkaç kez soru sordu ama ben geçiştirdim. Mezun olduğum okul, bilgim, tecrübem ilgisini çekiyordu. Eşimden dolayı hakkımda biraz bilgi edinmişti. Kocasına benzetiyordu beni. Hatta çeşitli şemalara göre sınıflandırıyor, şu tip bu tip diye tanımlamalar yapıyordu. Bense hiçbir şekilde müdahil olmadım muhabbetlere. 

Bir kaç hafta geçtikten sonra, tekrar buluşmuş olduk kalabalık bir ortamda. Bu sefer sadece kendisi konuşuyor, kendinden, kocasından bahsedip duruyordu. Arada başka bir çifte akıl verip duruyordu hiç akıl sormamalarına rağmen. Nasıl bir insan olduğunu biliyordum ama emin olmak istedim. Bana, diğerlerine nazaran daha fazla saygı duyuyordu. Konuyu bir şekilde kendime çektim ve benimle ilgili analiz yapmasını sağladım. Kafasında zaten bir taslak hazırlamış benimle ilgili. Kocasıyla benzer karakterdeymişim, erkeklerin çeşitli özellerinden falan bahsetti. Sonra travmalarım varmış. Evet dedim travmalarım mevcut ve birçoğundan haberdarım. Bilmediklerimde vardır elbet dedim. Niçin konuşmuyorsun peki dedi. Bir travman olmalı bununla ilgili dedi. Evet bir travmam olabilir dedim. Ama şu an konuşmamak benim kendi tercihim dedim. Yok hayır öyle bişey yok dedi. Travmaların dolayısıyla öyle söylüyorsun dedi. Neyse buna cevabım vardı ama bişey demedim, istedim ki daha da üzerime gelsin. 

Kendini açmaktan korkuyor musun dedi. Dedim evet, kendimi açmam kimseye dedim. Niye dedi? Güvenmiyorum dedim. Dedi bununla ilgili de travman var o zaman dedi. Dedim var biliyorum dedim. İşte bu travmanı çözmen lazım, kendini açman lazım insanlara dedi. Niye dedim. Bu sorunlu bir davranış stili dedi, aile mutluluğu için gerekli dedi. Dedim eşime bilmesi gerektiği kadar açıyorum zaten dedim. O öyle olmaz dedi. Tam açmalısın kendini, yoksa ona güvenmiyor musun dedi. Dedim bir yere kadar evet. İşte bak eşine bile güvenmiyorsun dedi. Dedim anlattıklarımı anlamayacaksa, yanlış değerlendirecekse, yargılayacaksa niye anlatayım herşeyi? Güvenmiyorum demek değil bu, anlamayacağını bildiğimden dedim. Dedi nerden biliyorsun anlamayacağını. Biliyorum çünkü anlamadı dedim. Yok dedi, niye anlamasın dedi. Peki, kime açarsın kendini dedi. Dedim benden çok bilen birini görürsem ona açarım ama daha görmedim dedim. İşte dedi, senin problemin bu dedi. Narsist bir kişilik yapın var dedi. Dedim ne alakası var, bu gerçekten böyle dedim. Yok yok dedi, narsist kişilik özelliği bu dedi. Açıklama yapacaktım ama eşimle ikisi birlik oldu, hükmü verdiler geçtiler. Öyle değil ama diyerek açıklayayım dedim ama konu kapandı zaten. 

İşte sevgili okur, kendinden daha aşağı birine kendini açarsan böyle olur. Sen daha anlatmadan o hükmü vermiş olur. Seni daha dinlemeden yargılamaya başlar. Seni kendi kafasındaki bir şemaya oturtur. Oradan da çıkamazsın daha.

Bu psikolog biliyor mu benim neler bildiğimi? Bilmiyor. Bilmediği halde kendim kadar bilen birini görmedim deyince nasıl karar verebiliyor benim narsist kişilik yapısında olduğuma? Benim hangi alanda kaç kitap bitirdiğimi, IQ mu, EQ mu, tecrübelerimi biliyor mu da böyle bir yargılamaya kalkışıyor. 

Birde şunu sorayım, kendi bilgisine nasıl bu kadar güvenebiliyor ki, hakkımda leb demeden leblebiyi anlayıp işi çözdüğünü düşünüyor. Cahil insanların tipik özelliğidir her boku kendilerinden emin bir şekilde bilmeleri. Bu blogda bu konuyla alakalı onlarca yazı paylaşmışımdır. Bilgi ile yürünen yolda insanın atladığı onlarca seviye vardır. Neyse, işte bir deneme yapayım dedim üzerimden ve bu şekilde oldu. Orada içimden şunu demek istedim lafın sonunda, "İşte bak senin gibi dinlemeden anlamadan yargılayanlar yüzünden konuşmuyorum." Ama nerede anlayacak kafa. Onun için ben, kafasında çözdüğü bir problem gibiyim. Problemi çözdü, işi bitti. 

İnsan bu kadar basit bir varlık mı, yada bu psikologun sandığı kadar salak ve düz bir varlık mı? Her boku travmaya bağlayan, bilgi, mantık ve düşünceyi bir kenara iten, insanı bir hayvan yerine koyan bu anlayışla senin kime ne faydan olur? Anlayacak biri olsa oturur konuşurum ama karşısındakini dinleme zahmetine katlanamayan, lafını bitirmesine müsade bile etmeyen birine ne anlatılabilir? Bu tipleri bilirsiniz, kendilerinden öyle emindirler ki, yıkılmaz görünürler. Oysa bu psikolog daha kendi aile ilişkisine ne kadar  zarar verdiğinin farkında değil. Orda burda kocasının falsolarını, travmalarını anlatıp, insanların gözünde kocasının saygınlığını yerle bir ediyor. Adam da durumu kabullenmiş, bişey demiyor, sessiz sessiz oturuyor. 

İşte daha kendini gerçekleştirememiş bu sözde çok iyi psikologlara kaldıysak daha çok işimiz var. Ben problemlerinizi hep kendinizin halletmesi taraftarı olduğumu söylerim ama bunu yapamayan da gerçekten seçici davranmalı ve doğru kişiye başvurmalıdır.

Bir Psikologla Derin Muhabbet Bir Psikologla Derin Muhabbet Reviewed by Kerem Yeniyurt on 18:24 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.