Yalnızlık


Burası aslında biraz da içimi döktüğüm bir yer. İçimi döktüğüm başka yerler de var. Ama hiç insan yok malesef içimi dökebildiğim, düşüncelerimi paylaşabildiğim, yanlış anlaşılması endişesi taşımadığım. İşte dostlar, yalnızlık aslında budur.

Yalnızlık adamı yazar yapar, yalnızlık adama sanat yaptırır. Tarkovsky'ye bakın. Yalnız bir adam olduğu nasıl da bellidir. Dostoyevski hakeza öyledir. Daha niceleri. Bende onlar gibiyim demek istemiyorum yanlış anlaşılmasın. Yalnızlığın sonuçlarından bahsediyorum.

Yalnız adam kendiyle başbaşa kalır, içi doludur, konuşmak ister, anlatmak ister, anlaşılmak ister. Bu onun yapısında vardır. Önce düşünmeye başlar çünkü konuşacak kimse bulamaz. Rahatsız olduğu için uyuyamaz da. Geceleri hep ayaktadır. Peki vakit nasıl geçecek? Camdan dışarı bakar, biraz telefonda, şurda burda takılır ama vakit geçmez. Dalar gider artık bundan sonra. Çoğunluğu amaçsız düşüncelerle geçer bu rahatsız zamanların. Sonra, düşünceler kendi içinde bir sistem oluşturmaya başlarlar. Ortaya irili ufaklı net düşünceler çıkmaya başlar. İşte o zaman insan düşünmenin yanında bir yandan da okumaya başlar, araştırmaya başlar. Düşündüklerini teyit etmeye, kendisi gibi olanlar var mı diye okumaya başlar. Okudukça düşünür, düşündükçe okur. O aslında keşfe başlamıştır da haberi yoktur.

Neyi keşfediyordur peki? Kendini ve içinde bulunduğu hayatı. İşte sonra yazarlık başlar yada yazarlığı kendinde bulamıyorsa çeşitli sanat alanlarında bişeyler yapmak ister. Derdi, bulduklarını, gördüklerini, keşfettiklerini göstermektir. Şunu bilir ki, gidip kime anlatsa kimse anlamayacaktır. Çünkü günlük hayatın dilinde anlatmaktadır. Anlatacakları günlük hayatın akışı içinde değerini yitirecektir. Onları sanata dönüştürmelidir ki, sadece ilgili olanlar gelsin, görsün ve anlasın. Anlatacakları bu sayede günlük hayat akışından üste çıkmıştır. İnsanlar artık ona başka gözle bakacağı için, bişeyler anlamak için bakacağı için anlattığı şeyler ilgili yerlere ulaşacaktır. Kimi şiirlerinde, kimisi deneme, hikaye ve kitaplarında, kimisi sinemada, kimisi resimde, kimisi de müzikte yapacaktır bunu.

Dolan insan normalden anlatamadığı şeyleri sanatıyla anlatmaya başlayacaktır. Yalnızlık iyi midir deseniz, bir tarafım isyan eder, "Neresi iyi ki bunun, hayattan zevk namına bişey alamıyorum" der. Diğer bir tarafım ise "Yalnızlığım olmasaydı hiç birşey öğrenemezdin" der. Öğrendim de ne oldu peki? Evet anlık mutluluklarım, sevinçlerim yok belki. Hayattan hiç zevk almıyorum belki. Ama artık onlara ihtiyaç da duymuyorsunuz bir yerden sonra. Bazen bir tarafınız yine orayı istiyor, "Keşke cahil olsaydım da, şu hayvanlar gibi herşeyden habersiz yaşasaydım" diyor. Ama içimde biliyorum, "Böyle olması daha iyi oldu" diye.

Ey gerçek yalnızlar size sesleniyorum. Evet ağlanacak halimiz var belki. Evet kimsesiz ve anlaşılamayanlardan olduk belki bu dünya da. Ne yapalım, bundan sonra gidip de bile bile aklımızı çöpe atacak halimiz yok. Bilmiyormuş gibi yapamayız. Kendinizi o bilmeyenler gibi saf zevkin içine atabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yapamazsınız, boşuna uğraşmayın. Yaptığınızı sansanız da geriye sadece pişmanlık kalır.

Neyse size öğüt vermek için yazmıyorum bunları. Şu hiçbirşeyden anlamayan, hayvani tarafımın üste çıkmaya çalışması sonucu, kendimi yalnızlık batağında buldum. Ümitsizliğin dibine vurdum. Sonra dedim ki, kendi kendime aslında bunun böyle olmadığını anlatayım. Bunu da yazarak yapayım dedim belki benim gibi olanlar varsa diye.

Anlayan anlayacaktır beni. Anlaşılmak için yazmadım, zira kimse bana "Evet seni anladım" diye mesaj atmıyor. Anladıysanız da haberim olmuyor zaten. Kendi yalnızlığımda takılıyorum işte. Siz beni boşverin.
Yalnızlık Yalnızlık Reviewed by Kerem Yeniyurt on 17:30 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.