İnsan Nedir? - Programlanmış Bir Makine (Herkes Bilmeli ve Okumalı)

Yine uzun bir aradan sonra tekrar burdayım. Bu uzun arada okudum, düşündüm yine. Her zaman yaptığım gibi. Az önce ellerimi yıkarken, bir anda beynimde ışıklar çaktı ve dedim artık yazmanın vakti geldi "bunu".

"Bu" dediğim şey, insanın ne olduğu. Hep diyordum ya yıllardır, ben aslında hiç birşey bilmiyorum, tek bildiğim hiç birşey bilmediğim diye. Bunda hep ciddi idim ve öğrenmeye devam ediyorum. Bu sefer de insanın gerçekte ne olduğunu öğrenmiş oldum. Önce emin olamadım öğrenip öğrenemediğime ve emin olamadığımdan yazmadım. İşte az önce ellerimi yıkarken kafamda bir aydınlanma oldu dedim ya, işte o an artık öğrendiğim şeyden emin olduğum andı. Ve burdayım.

Hayatım ülkeden mecburi ayrılışımla bambaşka bir hal almıştı ve sorgulamaya gerek olmadığını düşündüğüm bir çok şeyin aslında sorgulanabilir olduğunu gördüm. Hayatımızdaki bilinmezliklerin olduğundan daha da fazla olduğunu farkettim. Günler ve gecelerce boş duvarlara, boşluklara bakarak düşündüm. Okuyacak, bana yol gösterecek bir kitap aradım. Yüzlerce kitaba göz attım, derdime derman bulamadım. Ve sonra burda da paylaştığım Mark Twain'in "İnsan Nedir" isimli kitabını gördüm. Zaten bildiğim şeylerden bahsediyordu ama hepsini toplu bir biçimde, daha farklı bir anlatım ile okumak kafamda şimşekler çakmasına neden oldu. Bu arada astroloji, numeroloji, psikoloji üzerine de okumalar yapıyordum, amaca matuf olarak. 

Astrolojiye inanmakla beraber, çok da ciddiye almadığım bir konu idi. Ama gördüm ki, yılın belli zamanlarında doğanlar hakkaten daha çok ortak özelliklere sahipler. Bunu bir kenara koyalım. Sonra kullanacağız.

Numeroloji ile ilgili ciddi eğitim alan eşimin kaynaklarına baktım. İsimlerimizin üzerimizdeki etkisi, sayıların üzerimizdeki etkisine göz attım. Hatta bir yazılımcı olarak bunun algoritmsını yazdım. Daha hızlı analiz yapabilmek adına. Birçok analiz sonrası, hakikaten ciddi bir doğruluk payı olduğunu görmüş oldum. Ki çocuklumdan beri özellikle isimlerimizin biz insanlara çok ciddi etkilerini olduğunu düşünürdüm ama bilemezdim niye olduğunu. Numeroloji bana bunun nedenlerini göstermiş oldu. Şimdi bu da bir kenarda dursun.

Bir oğlum var. Gözümün önünde büyüyor. Ve ne görüyorum biliyor musunuz? İçine bir program yüklenmiş sanki de, bir kişilik tipi yüklenmiş de, ona göre davranıyor. Davranışlarını, sonraki hamlelerini çok rahat bilebiliyorum artık. Aşırı özgüvenli, duygusal bir çocuk. Neyin ne olduğunu bilmiyor daha ama çok merhametli, yardımsever ama aynı zamanda liderliği de kimseye bırakmıyor. Bir başka çocuğa bakıyorsun, 2 3 yaşlarında ve o da kendi programına uygun hareket ediyor. Huyu belli daha bebekken. İnsan boş geliyor dünyaya diye düşünüyoruz, sonradan eğitiliyor diye düşünüyoruz ama hayır, çok net bir biçimde bir programla doğuyor bu çocuklar. Bu da dursun bir kenarda.

Ne yerseniz, "o" sunuz diye bir düşünce var, hiç duyanınız var mı bilmem. Hep et yiyenlere bakın, vejeteryanlara bakın, net farkı anlayacaksınız. Bu konunun detayına girmeyeceğim burda. Bu da dursun burada.

Biyoenerji var bir de. Direk yapan tanıdıklarım mevcut, enerjileri dengeliyorlar, bu şekilde tedavi ediyorlar insanları. 

Refleksoloji var, yine bir tedavi yöntemi. 

Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim mevzusu var mesela. Bu cümleyi derinden düşünelim. Bir genci farklı bir kültürün içine koyalım ve değişimleri görelim.  Bunlarla ilgili birçok deney mevcut zaten.Arkadaşının sana bişey anlatmasına gerek yok, onlardan aldığın enerji seni dönüştürmeye yetiyor zaten. Kimle yatıp kalkıyorsan günün sonunda ona düşünüyorsun sonuç olarak. Tabi belki karşındaki sana dönüşüyor, bilmiyoruz.

Bir su damlacığına küfür ederek dondurduğunuzdaki haliyle, ona güzel şeyler söyleyerek dondurduğunuz vakit, yapılarının nasıl farklı olduğu kanıtlandı ayrıca. 

Müzklere bakalım, müzüğin bizi nerelerden alıp nerelere götürdüğüne bakalım.

Kısa kısa kesiyorum konuları farkındayım ama hepsinin anlatacağım şeyle direk ilgisi mevcut. Ve işte ben tüm bunların ve daha birçok ilgili konunun farkındayken, Mark Twain'in "İnsan Nedir" ini okumuş oldum. Mark Twain'e katılmakla beraber, işin boyutunun biraz daha geniş olduğunun da farkındayım. Mark Twain'in konuyu çok dar bir perspektifle ele aldığını düşünüyorum. Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Twain özetle, insanın özgür olmadığını, programına göre hareket ettiğini söylüyor. Verdiği her kararın bu programa uygun şekilde verildiğini söylüyor.

Yukarıda verdiğim her örnek, insanın bir programla doğduğuna ve bu programın, dışsal etkilerle nasıl şekillendiğinin kanıtı. Harflerin enerjisi, gezegenlerin enerjisi, sayıların enerjisi, düşüncelerin enerjisi, yediklerimizin enerjisi, güneşin enerjisi. Hepsi bizim enerjimizden alan yada üstüne koyan enerjiler. Bir başlangıç enerjisi ile doğduktan sonra, bu enerjilerin etkisiyle şekilleniyoruz. Ben özgüveni yüksek oğlumu, durmadan herkes içinde laf söyler, pataklarsam, onda artık özgüven kalmaz. Korkak bir çocuk olur. Bunun gibi yani. Tüm bu verdiğim örnekler, hayatın ve insanın determinist bir yapıda olduğunu göstermek için sunduğum kanıtlardı. Bizlerin, doğanın, hayatın işleyişinin determinist olması, "O zaman bir tanrı yok" söylemini doğurmuyor, aksine bence "Tüm bu düzeni, tüm bu matematiği kuran, hesaplayan, işlettiren" bir yaratıcı olduğunu gösteriyor. Ama şimdi bu konuya girmeyeceğim. Sadece ateistlerin ve deistlerin hemen bu yazdıklarımdan faydalanıp, konuyu başka yere çekmelerini istemediğim için görüşümü belitmek istedim.

Ve kendime geleyim, daha 7 yaşındayken, sokaktaki çocuklar arasında, en zayıfları kollayan ben, dövülen çocuklara sahip çıkan ben, zayıfları güçlülere ezdirmeyen ben. İşte ellerimi yıkarken bunu hatırladım. Ve hala aynılarını yapmaya ben. Bu yaşıma kadar, hiç şaşmadan çocukluğumdaki gibi yaşadım. Hatta bu yüzden ülkemi terketmek zorunda kaldım. Hatta intiharla ilgili bir  websitesi yapmış olmam da bunu kanıtı değil mi? İntihar etmeyi düşünenlere yardım etmeye çalışmam, çocukluğumdaki programımı uygulamaya devam ettiğimi göstermiyor mu? Nerde bir zayıf görsem elinden tutmam, içimde böyle bir programla doğmuş olduğumu göstermiyor mu? 

Ve travmalarım. Travmalarımın beni nasıl yönlendirdiği. Düşüncelerimle kendimi başka bir yerden alıp başka bir yere koyabilmem. 

Hayat bir enerji alış verişi. Bir enerji ile doğuyoruz, bir programla doğuyoruz. Ve aktif olarak sonrasında çevreden aldığımız yada verdiğimiz enerjilerle şekilleniyoruz. Yaptığımız hiçbirşeyin aslında direk sorumlusu biz değiliz, sorumlu olan bize kendi isteğimiz dışında yüklenen programlar ve enerjiler. Durmadan küfür yiyerek bir çocuktan topluma faydalı olacak ne bekleyebiliriz? Kimse bu çocuğu suçlayamaz, suçlamamalı aslında. Onun o hale gelmesine izin verenler suçlu aslında. 

Şimdi burada yaptıklarımızın madem müsebbibi biz değiliz diyerek vicdan rahatlatmaya da gerek yok. Çok küçük de olsa, ufak bir rolümüz mevcut bu düzende. İstemek. Sadece istemek. Değişmeyi istemek, öğrenmeyi istemek, eğitilmeyi istemek ve eğitmeyi istemek. Biz çocuklara ne verirsek, o olacaklar. 40 sene sonrasına nasıl bir dünya bırakacağımız bizim elimizde şu an. Biz madem bizden önceki neslin kurbanlarıyız, gelecek nesil de bizim kurbanımız olmasın. 

İşte mesele bu anlattığım mevzunun farkında olmak. İonna Kuçuradi'nin hep dediği gibi, "Farkında olmak" bunun. Nasıl olacak diye soran sunucuya, hep "Farkında olmak" diye cevap veren Kuçuradi gibi, ne olduğumuzun, düzenin, işleyişin, hayatın farkında olmak ve ona göre hareket etmek. 

Evet insan bir makine ama yapılmış en mükemmel makine. Bu makineyi nasıl kontrol edeceğinizi bilirseniz, mutlu olamasanız bile huzurlu olacaksınız.

İnsan Nedir? - Programlanmış Bir Makine (Herkes Bilmeli ve Okumalı) İnsan Nedir? - Programlanmış Bir Makine (Herkes Bilmeli ve Okumalı) Reviewed by Kerem Yeniyurt on 21:16 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.