Yeni Bir Hayat mı, Yoksa Değişen Birşey Yok mu?

 

Geldim 33 yaşına. Fakir büyüdüm, fakir okudum. Zengin olmadım ama halim vaktim yerinde. Türkiye de yolun sonu görününce, yurt dışına çıktım. Zengin olanlar çıkmıyor sadece yurtdışına. Kenarım da çok birşeyim yoktu yani. 

Okudum okudum okudum, yıllarca sınav sınav dolaştım. Sonra iş hayatı ki, patronları zengin etme hayatı. Başka bişey değil. Zaten dışarda çok çalışmadım, kendi işimi yapmaya çalıştım. Şimdi bakıyorum geçmiş hayatıma, mutlumu geçirdim, nasıl geçirdim diye? Yok, gerçekten sizin anladığınız tarzda bir mutluluğum olmadı. Hep sıkıntı, hep dert, hep uğraş ve bir yerlere yetişme telaşı. Özellikle hep birşeylere geç kalıyormuş hissi beni bitirdi. Ben rahat olsam da çevrem rahat bırakmıyor. Sonuçta ailem var, sorumluluklarım var. Yakışıklı bir oğlum var. İster istemez hayatın o saçma telaşına kapılıveriyorsun. 

İşte baktım artık yolu sonu göründü güzel ama çirkinleştirilen ülkem de, çıktım bende dışarıya. Sonuna kadar dayanmaya çalıştım ülkem de. Nelere dayandığımı yakın çevrem çok iyi bilir. Neyse.. Çıktım, ne mi gördüm dışarda. Hayatlarımızın, aklımızın, gençliğimizin, vaktimizin içine edildiğini gördüm. Kandırıldığımızı, hayatlarımızın planlı ve sistemlice karartıldığını gördüm. Bunu ben biliyordum zaten ama kendi gözlerimle dışarısı ile içerinin farkını direk görünce iman etmiş oldum. Bu zamana kadar ki hayat uğruna uğraşlarımın çöp olduğunu kavradım. Dayandım, ülkemi kurtarayım istedim. Çok projeler ürettim, çokça şeyler de başardık. Ama olmadı, sonuca gidemedik. İnsanların düşünme yapısı değişmedikçe, kafalar değişmedikçe hiçbirşey başarılamayacağını gördüm. Ve pes ettim. İçerden birşeyler yapma adına pes ettim. Ve bir süre kenara çekilmeyi uygun buldum. 

Hani "2020 nasıl bir yıl" deniyor ya? Hakettik bunu ve bence daha fazlasını. Hatta bence kafaların değişmesi için bunlar yeterli bile değil. Herkes iliklerine kadar hissetmeli acıyı ki, anlasın. Bu blogda en baştan beri mutlu adam birşey öğrenemez diyorum. Yıllardır aynı şeyi söylüyorum. Ve hala bu fikrimin yüzde bin arkasındayım. Biz insanlar nankörüz, sadece kendimizi düşünürüz. Bu nankörlüğü bırakmamız için, gerçek insan olabilmemiz için muhtaç olmamız, aciz kalmamız, "yardım nerde?" dememiz gerekiyor. İşte o zaman öğreneceğiz sadece kendimizi düşünmemeyi. Nankörlükten bu şekilde kurtulacağız. Kardeş olmayı o zaman öğreneceğiz. Gerçek ve üstün insan o zaman olacağız. 

Ülkem insanları için diyorum, çok namaz kılmak, çok oruç tutmak, çok Kuran okumak, geceleri ibadetle geçirmek sizi bir adım ileri götürmüyorsa artık düşünme zamanı gelmemiş midir sizce de? Ben bunlar yanlış demiyorum. Bunları yapınca yeter demenizi, karaktersizliğin her türlüsünü yapmanızı yanlış buluyorum. Nankörlüğe devam etmenizi, bencilliğinizi yanlış buluyorum. 

Sözüm sadece dindarlara değil. Dine saydırıp yada mesafeli kalıp, çağdaş ve ilerici geçinenlere de aynı zamanda. Peki siz ne getirdiniz, siz ne yaptınız? Kitaplarınızı okudunuz, felsefenizi yaptınız, ama karakter değişti mi, nankörlükten vazgeçtiniz mi? Hayır. Koskoca bir hayır. O yanlış, bu yanlış dediniz, hep siz bildiniz ama ne birşey inşa edebildiniz, ne ortaya bişey koyabildiniz. Sadece bildiğinizi iddia ettiniz, dik yürüyüp bilgiçlik tasladınız. Ama karakter aynı karakter. 

İşte ülkem bu iki taraf arasında can çekişiyor. Bir de arada menfaatçi avam tabaka var ki, bunlar karnından başkasını düşünmez. Nereye çekersen oraya gelir. 

Acı, size doğruyu gösterecek tek şey acı. Çekin, çekelim acılarımızı, acizliği dibine kadar yaşayalım. Ama sonu güzel olsun. Başka yol kalmadı malesef. Dünya malesef acılarının daha başında. İstemek uygun değil tabi ama bizi doğru yola götürecekse gelsin acılar. Bizi insan yapacaksa gelsin acılar. Bizi hayvanlıktan kurtaracaksa gelsin acılar. 

Benim tuzum kuru gibi görünüyor olabilir, yaşadıklarımı bir ben bir Allah bilir. Yaşadım yaşıyorum. İntihar için site açtım ama belki de en başta kendimi ikna etmek için açtım bu siteyi. Dünya bana zindan, hayat bana zulüm. Dünyayı elime versen artık gülemem, tüm sıkıntılarımı gidersen artık mutlu olamam. Çünkü sadece kendimi düşünemiyorum artık. Gözüm hep kardeşlerim olan tüm insanlarda. Biri üzülse bende üzülüyorum, acısını bende yaşıyorum. Yediğim yemek artık tat vermiyor, yaşamak için yer oldum. Dünyada öğrenecek bişey bulamaz oldum. Sadece acı çeken insanları görür oldum. Ve düzeltme adına çabalarımın boşa olduğunu acı tecrübelerle ve hayatımın 15 senesini feda ederek görmüş oldum. 

Evet ülkemden ayrıldım ama ben aynı ben, düşüncelerim aynı düşünceler, yeni hayat sadece nankörlere ve karaktersizlere.

Yeni Bir Hayat mı, Yoksa Değişen Birşey Yok mu? Yeni Bir Hayat mı, Yoksa Değişen Birşey Yok mu? Reviewed by Kerem Yeniyurt on 17:33 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.