Bakış Açısı (Kazanılması Gereken Bir Özellik)


Ben gece gökyüzüne bakarım, yıldızlar ne kadar güzel görünüyor derim. Öteki bakar, uzakta görünen o yıldız sistemlerinde hayat var mı acaba der. Bi başkası bakar, güneşin aslında ne kadar da önemli olduğunu anlar. Biri de bakar keşke bu boşlukta kaybolsam der.

Herkes aynı şeye bakar ama herkes farklı görür, farklı düşünür. Birisi yarısı dolu bardağa bakıp, bunun yarısı boş der, diğeri yarısı dolu der, bi diğeri bardak güzelmiş der, bir diğeri bardak küçükmüş der. Aynı şeye bakıp yine farklı şeyler gördük ve düşündük.

İşte hayatta bu şeylerden biridir. Sen nasıl bakacağını bilmezsen, başkasının sana gösterdiği gibi bakarsın ve ona göre görür, ona göre yaşarsın. Eğer kendi bakış açımızı oluşturmadıysak, toplum bize nasıl gösterirse öyle görürüz. Öyle algılarız. Ve algıladığımız biçime göre hedefler koyar, ona göre yaşarız. Şunu yapmak istiyorum, bunu yapmak istiyorum deriz. O şeyleri kendimizin istediğini sanırız. Neyse şimdi konumuz bu değil.

Bakış açısından bahsediyoruz. Özetle nasıl bakarsan, öyle görürsün. Kimi hayatı düşünür küfreder, kimi hayatı düşünür şükreder. Biri mutsuz, diğeri mutludur genelde. Buna da kendileri sebep olmaktadır. Aslında hayat sizin nasıl baktığınıza göre değişir. Kimine göre hayat, acısıyla tatlısıyla yaşanması gereken çok güzel bir şeydir. Kimi de ondan kurtulmak için devamlı ölmeyi düşünür.

Geçen bir arkadaşla konuşuyoruz. Bu arkadaşın çok ciddi psikolojik sıkıntıları var. Ve bunun sebeplerini sıralıyor; annem, babam, sevgilim ve aileden kalan bir hastalık.... diye gidiyor sebepler. İntihara bi kaç kez kalkıştı. Bizzat biliyorum. Anlattı da anlattı. Şimdi de psikiyatr a gidiyor ve bir sene ilaç tedavisi görecekmiş. Dedim gör bakalım. Umarım düzelir. Ama senin bu hale gelmen de bana bi sürü sebepler sıraladın. Bu ilaç tedavisi hangisini çözecek anlamadım. Bir sene sonra babana olan nefretin gidecek mi kendiliğinden dedim. Yada aileden gelen bu hastalık kendi kendine geçecek mi dedim. Sen yine gideceksen git psikiyatra ama sen bunları çözmeden bunlar böyle dışardan sihirli bi el değmiş gibi çözülmeyecek yani. Ya sen çözersin yada aynen kalır. Ki kalırsa sonradan yine aynı duruma düşme ihtimalin çok yüksek.

Dedi ki "Tamam sizi anlıyorum ama nasıl olcak o zaman? Çözüm için denemediğim şey kalmadı. Artık ne yapacağımı bilmiyorum." Dedim "Çözüm basit aslında, hem hiç biryere gitmene de gerek yok. Ama yapabilir misin bilemem." Dedi "En kötü uğraşırım." Tamam dedim, o zaman anlatıyorum. Ve tek tek kendisini bu hale getiren sebepleri konuşarak, bunları kendisinin nasıl algıladığını, nasıl gördüğünü sanki önümde dıran bir nesneyi anlatıyor gibi anlattım. Sonra da yine tek tek tüm bu sebepleri farklı bir bakış açısıyla ele aldım ve anlattım detaylıca. Ben anlattıkça arkadaşın yüzü gülmeye başladı. Sonra dedim "Bak, istersen seni bu hale getiren sebeplere bu şekilde de bakabilirsin ve gördüğün gibi bu şekilde bakınca ortada sorun da kalmamış oluyor." Arkadaş da kabul etti bunun doğru olduğunu.

Onun yaptığı tek şey bu hale gelmesine neden olan insanları ve olayları suçlamaktı. Onun yüzünden, bunu yüzünden deyip duruyordu. Tamam da kimsenin hayatı mükemmel değil ki. Bir tek sen mi yaşıyorsun kötü şeyler. Ama ona göre dünyanın en zavallı adamı kendisiydi. Dedim senin aklın yok mu, iraden yok mu, elin ayağın tutmuyor mu? Onu bunu suçlamayı bırak, dizginleri eline al. Sadece hayatını tekrar gözden geçirip bakış açını değiştirerek tüm sorunlarını çözebilirsin. Hak verdi, ama yapabilecek mi bilmiyorum.

Çözümü hep dışarıda arıyoruz. Biri gelsin de beni kurtarsın diye bakıyoruz. Bakın size hayat dersi, öyle bişey yok, olmayacak. Bırakın başkalarından yardım beklemeyi artık. Aklınız var, gücünüz var, sağlamsınız. Harekete geçin artık. Olaylara, insanlara bakışınızı değiştirin.

Benim de babamla sorunum vardı ama bi kaç sene önce artık o meseleyi çözdüm. Nasıl mı? Babamı anlamaya çalışarak. Ona bakışımı değiştirerek. Babamda sadece gözüme görünen negatif şeyler olmadığını, iyi şeyler de olduğunu farkettim. Ve babama bakışım değişti. Ve bir mesele hallolmuş oldu.

Bilmiyorum ne kadar anlıyorsunuz beni de. Anlamıyorsanız da ne yapayım. Gelip kafanıza zorla sokacak halim yok.

Yazsam daha çok yazarım bu konuyla ilgili de. Herhalde ana fikri verebildim. Gerisini siz düşünürsünüz artık.
Bakış Açısı (Kazanılması Gereken Bir Özellik) Bakış Açısı (Kazanılması Gereken Bir Özellik) Reviewed by Kerem Yeniyurt on 11:21 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.