Hayatımızın Özeti


Herkes yalnız, herkes ilgiye muhtaç. Ama kendini bilenler hariç. Onlar niçin burada olduklarını biliyorlar. Ne yapacaklarını, hayatın çalımlarıyla nasıl uğraşacaklarını biliyorlar. Benim lafım, fanus içinde yaşayan yalnızlara.

Sanki oyun oynuyorlar. Küçük emelleri peşinde didinip duruyorlar. Gerçeği unutmuşlar. Kendilerini unutmuşlar. Bişeylerle uğraşıyorlar ama niye uğraştıklarını kendileri de bilmiyorlar. Hiç durup da, ben ne yapıyorum demiyorlar. Sürüye uyup, gidiyorlar bu hayat yolunda. İnsanlığını kaybetmiş, "bakış" köleleri olmuşlar. Herkes bana baksın, beni farketsin, bende buradayım diyebilme adına anlamsız hayat gayeleri edinmişler. Ev, araba, makam, ücreti iyi bir iş, güzel bir okulda okumak ya da okutmak, aman ne derler korkusu; işte bunların hepsi uğruna yaşadığımız amaçlarımız olmuş.

Acıyorum bunlara. Mutluluğu bunlarda aradıkları için. O güzel hayatlarını bunların peşinde heba ettikleri için. Okumak yok, düşünmek yok, sadece izlemek ve uygulamak var. Toplumu izleyip, kendilerini de ona benzetirler. Dizi, film izleyip başka şeylere özenirler. Ben ne yapmak istiyorum, ben kimim diye sormazlar. Popüler akımların peşinde koşarlar. Güzellik bir mutluluk kaynağıdır onlar için. Para hakeza öyledir. Sınavda derece yapmak çok hoşlarına gider. Bunların, kendilerini büyük insan yaptığını sanırlar. Çünkü toplum bunlara bakıyordur. İşte koyunlara bakıp örnek alacağımız o kadar şey varken, kendi koyunluğumuzun farkına bile varmayız.

Yalnız kalmaktan nefret ederler. Çünkü yalnız kalınca kendileriyle yüzleşirler. Vicdanları, "bende buradayım" der. "Sen ne yapıyorsun" der onlara. O sesi duymamak adına yalnızlıktan kaçarlar. Canları patlar çünkü sıkıntıdan. Hele o sıkıntılar yok mu? En kötü şeydir onlar için sıkıntılar. Sıkıntılardan nefret ederler. Çünkü sıkıntılar onlar göre çok kötü, hemen kurtulunması gereken şeylerdir. Çünkü onlar hayatlarını rahata göre dizayn etmişlerdir. Rahat olalım, gerisinden banane modunda yaşarlar.

Hayatları da o kadar doludur ki. Sabah kalkar, kahvaltı yapıp işi olan işine,okulu olan okuluna gider. öğlene kadar çalışır, bi yandan arkadaşlarıyla lak lak ederler. Öğle yemeğinde hem yemek yer ve yine lak lak ederler. Öğleden sonra tekrar başlar ve akşama kadar tekrar çalışır ve lak lak ederler. Akşam çıkar eve gelir, yemek yerler. Sonra televizyon yada bilgisayarlarını açıp onunla vakit geçirirler. Ama hala lak lak ediyorlardır. Hatta bazıları evde durmayı da sevmez, her akşam arkadaşlarıyla buluşup lak lak ederler yine. Bol bol gülerler. Gülüyorlar ise çok iyilerdir. Sonra yorulur, yatarlar. Ve sabah yine aynı döngü tekrar başlar. Hayatları boş konuşmak, yemek yemek ve iyi yaşayabilmek için çalışmaktan ibaret olan bu insanların, bana söyler misiniz, hayvandan ne farkı var?

Şimdi bir koyun düşünelim. Aklınızda belki şu an herşey canlandı ama yazalım yine de. Koyun sabah kalkar. Çobanı var ise dışarı çıkarır ve başlar otlatmaya. Onun çalışması, otlarken, öteye beriye yürüyor olmasıdır. Yemeğini çalışarak kazanır yani. Akaşama kadar dağ bayır arkadaşlarıyla gezerler. Arada dinlenirler. Onlarda aralarında "me,me" diye lak lak ederler. Akşam karınları doymuş bi şekilde ahırlarına girerler. Biraz da burda lak lak eder, uyku gelince uyurlar.

Şimdi bi bakın kendi hayatınızla, bir koyunun hayatına. Karşılaştırın. Günlük yapılan şeylerin aynılığından farklı olarak. O da sürüden hiç ayrılmaz, bizlerde. Çoban nereye derse oraya giderler. Bizim çobanımızda toplumumuz. Sürü uçurumdan atlamaya başlarsa, eksiksiz hepsi atlarlar. Bizde öyleyiz. Toplumumuz çürüyor, biz çürüyoruz. Çürüdüğümüzün farkında bile değiliz. Çünkü biz de birer koyunuz. Düşünmez, kalabalık nereye gidiyorsa bizde oraya gideriz. İşte hayatımızın özeti...
Hayatımızın Özeti Hayatımızın Özeti Reviewed by Kerem Yeniyurt on 14:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.